Karbonhidrat |
: |
%86,7 |
Protein |
: |
%0,44 |
Yağ |
: |
%0,16 |
Enerji (100gr.) |
: |
350 kcal / 1463 g-kj |
Mesir macununun genel özellikleri, hoş lezzeti ve kokusudur.
Mesir Macunu Tarihcesi ve Faydaları
Anadolu’da halen de kullanılmakta olan ve afrodizyak olduğuna inanılan yiyeceklerin başında Mesir Macunugeliyor. Uygarlıklar beşiği Anadolu’nun en eski tarihî kentlerinden olan Manisa, aynı zamanda kaynağını tarihten alan köklü bir geleneğe “Mesir” geleneğine sahiptir. Yaklaşık 500 yıldır devam eden bu güzel gelenek, şehirde değişik anlamlı bir yardımlaşma ve bayram havasına sebep olmaktadır. Önceleri tedavi edici özelliklerinden dolayı, sonraları gelenek olarak halka saçılan “Mesir Macunu”nun ortaya çıkışı hakkında çeşitli söylenceler vardır.
Mesir’in hem erkeklere hem de kadınlara iyi geldiğine dair inanışlar bulunmaktadır. Mesir Macunu için, Manisa’da bulunan Celal Bayar Üniversitesi’nin bilimsel görüşlerine göre: Mesir, dilimizde “gezilecek yer, gezi yeri” anlamına gelmektedir. Anadolu ve Ön Asya'nın çok eski bir geleneğinden gelen Mesir'in 5000 yıl öncesinde bile örneklerine rastlamak mümkün. Genel Tıp kitaplarının bir kısmında mesire benzeyen bir macunun Sümerliler zamanında kullanıldığını yazmaktadırlar. İlk defa Sümerliler, ünlü şehirlerinden biri olan Nippur’da ana maddesi İsin olan bir otla çeşitli baharatları kaynatarak bir macun elde edip bunu altın kapta saklayarak ilkbahar aylarının başlangıçlarında hastalara ikram ederlermiş. Aynı şekilde hazırlanmış çeşitli macunların dertlere şifa olması amacıyla Ön Asya ve Anadolu medeniyetlerinde dağıtıldığı, kaynaklarda belirtilmektedir.
Mesir Macunu’nun Tarihçesi
Mesir Macunu; Mutasavvıf Hekim Merkez Efendi tarafından bulunmuştur. Merkez Efendi -asıl adı Muslihiddin Efendi- 15 yüzyılın ikinci yarısında, 1460 yılında Denizli'nin Buldan ilçesine bağlı Sarımahmutlu köyünde doğmuştur. Ailesinin Selçuklu Germiyanoğulları’nın bir koluna bağlı olduğu tahmin ediliyor. Öğrenimi için babasının yakın dostu olan zamanın ünlü bilginlerinden Hızır Ahmet Paşa’nın yanına Bursa'ya gitmiştir. Daha sonra hocası tarafından zamanının en ideal üniversitesi olan İstanbul Fatih Medresesi’ne kayıt yaptırır.
1520 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi, Yavuz Sultan Selim'in eşi Ayşe Hafza Sultan, eşinin ölümünden sonra oğlu Kanuni Sultan Süleyman'ı Manisa Valiliğinden alarak İmparatorluğun başına getirir. Kendisi de Manisa’da kalır ve kendi adına inşa edilen Külliye inşaatı ile ilgilenir.
Hafza Sultanın isteği, titizlikle inşa edilen bu ilim, kültür ve sosyal kurumun başına otoriter, konusunda bildiği, uzman bir kişiyi getirmektir ve sonunda Merkez Efendi Manisa'ya tayin edilir. 1523 yılında başına geçtiği Sultan Camii ve Külliyesi; Sultan Cami, medrese, Sıbyan mektebi, imarethane ve hamamdan oluşmaktadır. Merkez Efendi Manisa'ya yerleştikten kısa bir süre sonra halkın sorunları ile yakından ilgilenmeye başlar. Hasta olanlar için çeşitli otlardan ilaçlar yaparak onları iyileştirir. Bu çalışmalar üzerine imarethanenin bir kısmı Bimarhane'ye (Sağlık Bölümü ve Revir) dönüştürülür. Hastalar artık burada tedavi edilmeye başlar. Bir süre sonra burası yeterli gelmemeye başlar. Merkez Efendi’nin talebi üzerine saraydan ödenek gönderilerek 1526 yılında bugünkü yerinde Bimarhane'nin bir kısmı inşa edilir. Darüşşifa'nın açılmasından kısa bir süre sonra Manisa Valisi Şehzade Mustafa'ya Kanuni Sultan Süleyman tarafından acil bir mektup gelir. Ayşe Hafza Sultan'ın bir hastalığa yakalandığını ancak tüm doktorların çabasına rağmen iyi edilemediği yazılıdır.
Merkez Efendi'ye durumu bildirirler. Bunun üzerinde yoğun bir çalışmaya başlar. Sonunda 41 değişik baharattan ürettiğimacunu, tarifi ile beraber saraya gönderir. Ayşe Hafza Sultan, üretilen bu macun ile sağlığına tekrar kavuşur. Bu macunun her yıl aynı dönemde üretilerek halka saçılmasını buyurur. Bunun üzerine her yıl 21 Mart “nevruz günü” 41 çeşit baharat karılarak hazırlanan mesir macunu halka dağıtılır. Bu olaydan sonra Merkez Efendi’nin ünü imparatorluk sınırlarını aşar. Macun’un halk arasında rağbet görmesi ve talebin büyük boyutlara ulaşmasıyla, zamanla talebin karşılanamaz hale gelmesi ve şikayetlerin artması nedeniyle Manisa’daki Sultan Camii kubbe ve minarelerinden halka saçılmasına karar verilir.
Mesir Macununun ününün giderek yaygınlaşması, bölge hatta ülke çapında talep edilir hale gelmesine paralel olarak halka saçım işi törenselleşmiş ve bir şenlik haline gelerek bugünlere kadar ulaşmıştır. Günümüzde Nevruz günü, Sultan Külliyesindedüzenlenen Dua Töreni İle yapımına başlanan Mesir Macunu, Nisan ayında sosyal, kültürel, sportif çeşitli faaliyetlerle kutlananMesir Şenliklerinin Nisan ayının üçüncü ya da dördüncü Pazar gününe rastlayan saçım töreninde halka saçılmaktadır. Saçım Töreni gerek çeşitli rahatsızlıklarına şifa arayan gerekse de sadece izlemeye gelenler ile yerli yabancı turistler tarafından büyük rağbet görmektedir. Minare ve kubbelerden saçılan ve şifalı olduğuna inanılan mesir macununu kapabilmek için Türkiye'nin çeşitli illerinden Manisa'ya gelerek Sultan Meydanı'nda toplananlar, ilginç görüntüler oluşturmaktadırlar…
Kesin olmamakla beraber ilk mesir macunu dağıtımının 1527-1528 yıllarına rastladığı sanılmaktadır. 1529 yılında Şeyhinin ölümü üzerine Merkez Efendi İstanbul'a giderek yerine geçmiş ve burada eğitim vermeye devam etmiştir.
Mesir Macununun Terkibi
469 yıldır içeriği bozulmadan hazırlanan, 41 sayısı ile manevi etkisi de arzulanan Mesir Macunu'nun terkibine giren ve tıbbi tesiri bilinen baharat ve maddeler şunlardır:
Anason, hindistan cevizi, hindistan çiçeği, çam sakızı, çivit, çöpçini, çörekotu, dar-ı fülfül, galanga, günbalı, hardal tohumu, havlican, hıyarşenbe, kakule, kalbarda, karabiber, karanfil, kebabe, kimyon, kırımtartar, kişniş, Iimontuzu, iksir, mailleziz, meyanbalı, mirsafi, portakal kabuğu, ravend kökü, safran, sakız, sarı halile, sinameki, şamlı şeker, rezene, tarçın, tarçın çiçeği, teke mersini, tiryak, udülkahar, vanilya, yenibahar, zağfiran, zencefil, zerdeçöp, zulumba.
Anason: İştah açıcı ve karminatif olarak kullanılır. Karminatif etki, bağırsaklardaki fermantasyona engel olmasından ileri gelir.
Çivit: Halk arasında kabakulak ve pnömorinde kullanılır.
Çörekotu: Gaz söktürücü olarak kullanılır.
Çöpçini: Kökünün kaynatılmış suyu egzamada kullanılır. Bileşimindeki tanenden dolayı astrenjan etkisi vardır.
Dar-ı fülfül: Öksürük kesici ve bedeni ısıtıcı olarak kullanılır.
Hardal tohumu: İştah açıcı ve mideyi yatıştırıcı olarak kullanılır.
Havlıcan: Öksürük kesici ve ağız kokusunu gidericidir.
Hıyarşenbe: Müshil olarak kullanılmaktadır.
Hindistancevizi ve besbase: Kaynatılmış suyu mide ağrılarına iyi gelir. Etkisi, bileşimindeki uçucu yağlardan ileri gelir.
Hindistan çiçeği: Hazım kolaylaştırıcıdır.
Kakule: Lezzet verici, iştah açıcı olarak kullanılır.
Kalbarda: Mide ağrılarına iyi gelir.
Karabiber: Öksürük kesici, uyarıcı ve baharat olarak kullanılmaktadır.
Karanfil: Ağız kokusunu giderici, diş çürüklerinde ve diş ağrılarında kullanılır.
Kebabiye: İdrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
Kimyon: İştah açıcı, gaz söktürücü ve terletici olarak kullanılır.
Kırım tartar: Kaşıntılı deri hastalıklarında kullanılır.
Kişniş: Gaz söktürücü ve iştah açıcıdır.
Limon tuzu: Macunun fazla tatlı etkisini hafifletmek için kullanılır.
Ma-i leziz: Kalıcı tatlılık sağlar.
Meyan balı: Öksürük kesici, idrar arttırıcı olarak kullanılır.
Portakal kabuğu: Mideyi uyarıcı, koku verici olarak kullanılır.
Revan kökü: Laksatif ve hemoroit tedavisinde kullanılır.
Safran: Çarpıntı giderici ve ferahlık verici.
Sakız: Mideyi rahatlatıcı ve nefes darlığında öksürük gidericidir.
Sarı halile: İştah kesici olarak kullanılır.
Sinameki: Müshil olarak kullanılır.
Şamlı ve şaşlı: Kadın hastalıklarına iyi gelir.
Şeker: Macunun kıvamını veren ve tatlandıran ana maddedir.
Rezene: Mide rahatlatıcı ve gaz söktürücü.
Tarçın: Kabızlığı ve karın ağrılarını giderir.
Tarçın çiçeği: Koku özelliği için kullanılır.
Teke mersini: Macun terkibinin daha değişik kokması için kullanılır.
Tiryak: İlk çağlardan beri her derde deva olarak kullanılan, muhtelif maddelerden meydana gelmiş bir terkiptir.
Ud-ül-kahar: Diş ağrısı ve diş nezlesine karşı kullanılır.
Vanilya: Uyarıcı, olarak bilinir.
Yeni bahar: Kuvvet verici olarak macunlara konulur.
Zencefil: Nefes darlığı, soğuk algınlığı ve astıma karşı kullanılır.
Zerde çöp: Kuvvet verici ve mideyi koruyucudur.
Zulumba: Mide rahatsızlıklarında ve hemoroitte kullanılır.
Mesir macununun asıl kullanımında bulunan baharat çeşitlerinin bir kısmının doğada artık bulunmuyor olması nedeni ile mevcut baharatlar ile bu işlem yürütülmektedir.
Mesir Macununun kullanımı şöyledir:
Erişkinlere sabah, öğle, akşam aç karnına birer kaşık; büyük çocuklara günde üç defa birer tatlı kaşığı, küçük çocuklara ise yemeklerden evvel günde üç defa birer çay kaşığı.Faydasını görmek isteyenlere kırk gün müddetle aksatmadan kullanmaları tavsiye edilirdi. Ayrıca hemen hemen her zaman tatlı niyetine yenirdi.
Mesir Macunu'nun Özellikleri
Mesir Macunu'nun genel özellikleri hoş ve lezzetli kokusudur. Diğer özellikleri arasında ağrılara, sancılara, soğuk algınlıklarına, hazımsızlıklara, iştahsızlıklara ve ağız kokusuna karşı kullanılmasını sayabiliriz.
Mesir Macunu’nun Tıbbî Değeri
Yukarıda bazılarını saydığımız bazı bitkilerin farmakolojik özellikleri göz önünde bulundurularak mesir macunu iştah açıcı, gaz giderici, barsak paristalizmi arttırıcı, idrar yaptırıcı, uyarıcı ve afrodizyak etkileri taşır. Eski hekimlerin düşüncelerine göre insanların kışın kuru gıda aldıklarından kanları koyulaşır, pislenir, iç organları çalışma düzenini kaybeder. Bu nedenle insanların sıvı dengesini ayarlamak gerekir. İlkbaharda yeşil, taze, bol gıda ortaya çıkınca o devrin insanları kan aldırmak, lavmanla barsakları boşaltmak, diüretiklerle bol idrar yaptırmak sureti ile vücudun dengesini kendilerine göre ayarlarlardı. Bu işe gecenin ve gündüzün eşit olduğu nevruz gününde başlamak gerekirdi. Hipokrattan beri gelen ve hekimlerce kabul edilen dört unsur teorisinin bir neticesidir.
Mesir Macunu’nun Faydaları
Celal Bayar Üniversitesi’nin raporuna göre Mesir Macununun, “........
|