Antik Roma’dan Günümüze Bitkisel Terapi
Kırkkilit Otu
Tabiatın size sunduğu doğal ilaçların ne kadar farkındasınız? Kırlarda, bahçelerde, ağaç diplerinde bazen de sokak köşelerindeki ağaçlarda şifa saklı olduğunu söylesek? Çevrenize şöyle göz atın. Gördükleriniz sadece yeşillik ve ağaç değil, aynı zamanda sizin sağlığınızı koruyacak gizli ilaçlar olabilir.
Evrende var olan her şeyin bir sebebi olduğu gibi, her bitkinin de bir faydası olacaktır. Ağrı, sızı, kaşıntı ve kuruluk derken cildinizin ve genel sağlığınızın ilacı bu bitkilerdedir.
Kırkkilit Otu Nedir? Nerelerde Yetişir?
Kırkkilit otu, pek çok hastalığın tedavisi için tercih edilen şifalı bir bitkidir. Ülkemizde adı yöreden yöreye değişkenlik göstermektedir. At kuyruğu otu, zemberek otu, kırkboğum, tilki kuyruğu ve çam otu isimleri ile de bilinmektedir. Sadece bizim ülkemizin sınırları içinde etkisini göstermez. Birçok ülke bu şifalı bitkiyi tanır ve faydalarının farkındadır.
Biberiye bitkisini andıran şekli ile ayırt edilmektedir. Kısa, koyu yeşil, çiçeksiz ve sivri uçlara sahiptir. Kırkkilit otunun geçmişi Antik Yunan’a ve Roma’ya kadar uzanmaktadır. Çok yıllık bir bitkidir ve kök kısmı 1 metre derinliğe kadar inebilir. Bahar ayları geldiğinde kırmızı ve kahverengi tonlarında yanlarından sürgünler verir.
Mayıs ve haziran döneminde su kenarlarında bulabileceğiniz kırkkilit otlarını toplamak isterseniz, toprağa yakın kısmından bir makas yardımı ile kesin. Kesilen dallardan bir demet oluşturun. Gölge ve hava alan bir yerde asarak kurutmaya bırakın. Kuruyan dalları ezerek kapalı bir kavanozda muhafaza etmeniz iyi olacaktır. Dilediğiniz anda çay için kullanabilirsiniz.